11 Ekim 2022 Salı

ESKİ


 Gün ortasıydı. İşlerimi nihayetinde usulcacık bitirmiştim. Kahve içmek için mutfağa gittim. Kahvemi yaptıktan sonra elimde bardağım pencereden dışarıya bakıp yudumladım. İçimi ısıtmakla kalmayıp yorgunluğumu da aldı. Dışarıya bakarken aklıma bir anım geldi. Lisede bir öğretmenimiz bana 'Dışarıya baktığında gördüğün ilk şey nedir?' diye sormuştu. Baktığımda yavru bir köpek görmüştüm ve hemen 'Köpek görüyorum!' demiştim. O zaman öğretmen yanlış cevap verdiğimi ve gördüğüm ilk şeyin cam olduğunu söylemişti. Oysa ben camı hiç fark etmemiştim, hatta aklımın ucundan bile geçmemişti. Şuanda baktığım zaman yine fark etmemiş ama bu sefer eski bir evi fark etmiştim. Birçok kez dışarıya bakmıştım bu pencereden, görünen bu eski evin yanından geçmiştim ama nedense şimdi dikkatimi çekmişti. Eski, yıpranmış ahşap ev iki koca binanın arasın küçük ve cılız kalmıştı. Muhtemelen çok eski bir yapı olduğu için henüz yıkmamışlardır. İki katlı, uzun bu yapı modern binalar arasında daha yaşlı görünüyor. 

Bir yıl oldu bu eve taşınalı. Bir yıl boyunca hiç fark etmemiş olmam beni şaşırttı. Acaba etrafımda daha neleri kaçırıyorumdur.

Düşüncelerle yüzerken kapı çaldı. Bardağı bırakıp kapıyı açtım.

Kapıyı açınca Neşe'yi gördüm. Karşımda onu görünce kalbim göğüs kafesimi parçalayacakmış gibi atmaya başladı. Neşe, aşık olduğum kadın. Buraya taşındığımda tanıdım onu ama henüz başbaşa konuşma fırsatım olmadı. Her seferinde heyecanıma yenik düşüyorum. Asansörde karşılaşınca dahi sessiz kalıyorum. Bazen o konuşsa da sessizce dinlemekle yetiniyorum. 

Elinde tabak var, yine bir şeyler getirmiş olmalı. Zaten bir şeyler getirdiği zaman birbirimizi görebiliyoruz. Sürekli çalıştığım için insan yüzü gördüğüm bile olmuyor. Üst kat komşum oluyorlar. O ve annesi çok nazik insanlar, bana sıklıkla yemek gönderirler. Çok yoğun çalıştığımı ve yalnız yaşadığımı biliyorlar. Annesi Nergis teyzeyle birkaç kez uzun uzun konuşmuştuk. Tanrı'nın lütfu mu bilemem ancak beni evladı gibi sever ve bu da Neşe'ye daha yakın olmam için bir fırsat.

Teşekkür edip uzattığı tabağı aldım, yine dilim tutuldu konuşamadım. Ona artık açılmalıyım. Bunun için doğru zamanı mı beklemeli yoksa ilk fırsatta söylemeli mi? Bilemiyorum. Bu konularda hiç iyi değilim. Üniversitede bir kıza açılmayı denemiştim ama o kadar heyecanlanmıştım ki 'Benimle olur musunuz?' demiştim, tabi kızdan sert bir tokat yemiştim. Daha sonra iş yerinde yine bir kıza açıldım ama sevgilisi olduğunu söylemişti. Sonra başka bir kıza da açılmayı denedim ama ben daha konuşmadan ne diyeceğimi bildi, beni reddetti. Kısacası hep reddedildim. Bazı insanlar sevilmeyi hakkettiği halde sevilmiyor.

Neşe benim için başka; onu sevdim, seviyorum. Peki, reddedilirsem? Bunu düşünmek bile canımı acıtmaya yetiyor.

***

Sabah evdan çıkarken yukardan Nergis teyzenin sesini duydum, camdan başını uzatmış: "Hayırlı işler Yusuf oğlum!" dedi. Her sabah uğurlar beni. Ailem yanımda değil ama aile sevgisini iyi yürekli bir kadından almak da benim için Tanrı'nın lütfu... 


Bu sefer kararlıyım, Neşe'ye onu sevdiğimi söyleyeceğim. Reddedilsem umurumda değil, bunu yapacağım. İşten bugün erken çıkacağım için buluşurum onunla ve söylerim. Çıkış saatini iple çektim. Zaman ya beni sınamak için yavaşladı ya da ben zamanın hızlanmasını bekliyorum. Öyle ya da böyle nihayet vakit geldi. Önce beyaz gül aldım sonra Neşe'yi aradım. İlk aramamda cevap vermedi ikinci kez aradığımda cevap geldi.

- Kusura bakma, telefonun sesini duyamadım da. Sesi çok nahif ve biraz da mahçup geliyordu.

- Hiç sorun değil. Müsaitsen buluşabilir miyiz diyecektim.

- Özür dilerim ama ben bugün gidiyorum...

Gitmek mi? Nereye? Boğazım kurudu, tek kelime konuşamaz oldum. Hiç beklemediğim bir şeydi bu. Planladığım gibi olmadı, nerden çıktı şimdi bu gitme işi. Bir dakika ikimizde sessiz kaldık. Sonra kendimi toparlayıp konuştum:

- Nereye gidiyorsun?

- Tekirdağ'a gideceğim. Sana bir ara söylemiştim ya... 

- Anlıyorum... Ağzımdan başka bir söz çıkmadı. Daha önce söylemiş miydi? Ama ne zaman? Hiç hatırlamıyorum. Ah, Neşe seni görünce heyecanımdan ve kalbimin sağır edici sesinden nasıl duyabilirim ki... Cesaretimi bu kadar kazanmışken vazgeçemem. Henüz yola çıkmamıştı, bu benim için tek şans. Havaalanına doğru yola çıktım. Neşe bu halime şaşırmıştı. Tam bir deli gibi görünmüş olmalıyım, aşk zaten delilik değil mi?

- Bu kadar zahmet edip gelmene gerek yoktu. Konuşurken gözleri elimdeki beyaz güllere takıldı.

Gülleri elim titreye titreye ama bunu belli etmemeye çalışarak ona uzattım: "N-Neşe, ben şey... Seni seviyorum." başardım. Sonunda bunu söyleyebilmiştim. Başını önüne eğip: "Özür dilerim Yusuf ama hayatımda biri var zaten." dedi. O an yer sarsıldı, kulağımda uğultular başladı. Bir kez daha reddedilmiştim. Bu sefer umutluydum, olur diye düşündüm. Olacağı kessindi. Neden, niçin böyle oldu?..

***

Devamı gelsin istiyorsanız lütfen yoruma yazın ;) 

1 yorum:

  1. Okuyunca biraz kendimden yaşanmışlıklar buldu sonu merakla bekliyorum

    YanıtlaSil

Sen Benim Gizim

 'Ruhum ruhuna kenetlendi' Yürek hasretinle kurudu Gelsen görsen içimi Sen benim gizim Sen benim gizli yaram Yalnızlığın ıssızlığı ü...